31 Temmuz 2013 Çarşamba

şimdi ben bi başlık düşündüm, düşündüm dediysem de tam da öyle değil ama işte...

dur bir de şöyle yatayım. ay böyle de kolum uyuşuyor. başımı diğer tarafa koyayım en iyisi, televizyonun açısı kötü ama, zaten izlemiyorum. e böyle yatınca da kitaba gelen ışığın açısı değişiyo. dur balkona çıkayım ben, kilimi de serdiydim. ooooh, mis gibi, iyi ki de çıkmışım. cıvıl cıvıl çocuk sesi. iyi ki mi dediydim az evvel? olsun çocuk sesi tayyoştan iyidir. çok mu bağırıyor bunlar? aaaa, kızcam ama artık. "şşşşşt, kızım az bağır biraz. aaaa, bi de cevap veriyo, bak indirme beni! atmıyorum topu falan, bacak kadar boyuyla... cık cık!"

aaaa, ben onu unuttum ya.

"alooo, canım, şimdi yarın misafir gelcek ya, evet, ben düşündüm şimdi en iyisi köfte yapayım köfteyi herkes sever, herkes sevmez de sever ama geneli insanların, hatta köpekler de seviyo. işte neyse ama ben nasıl köfte yapayım, dalyan mı yapsam, fırına mı sürsem, yanına patates mi koysam yoksa pilav daha mı iyi, ama şimdi pilav yapmaya üşenmiş derlerse, ama patatessiz köfte olmaz da derler, bi de kızartsam nasıl olur? patates de kızartmak gerekir ama şimdi, hava sıcak hem. tatlıyı da kup yapayım dedim ama o geçenkinin şekeri biraz azdı, gerçi daha iyi az şekerli ama anlmazlar ki tatsız olmuş derler en iyisi şekerini artırayım. bi de ramazan şimdi güllaç aslında ideal ama her yerde güllaç yemişlerse olmaz. çorba da mercimek... alo, alo, aloooo canım!"

hat gitti herhalde. "aradığınız kişiye şuan..." şarj bitti herhalde... yoksa! yok canım daha neler!

28 Temmuz 2013 Pazar

bok yiyesice

tabi siz sosyal yaşamın temellerini atarken elektriktikli süpürge, cam-sil, yumuşatıcı falan yoktu! tabak, çanak, biblo gibi şeylerden bahsetmiyorum bile... 

tak yaprağı önüne arkana, kurudukça değiştir! yıkama derdi yok.. mağara desen zaten, süpürülmez silinmez... dediniz tabi adamlara, göz süze süze "beeeey, sen git yicek bi şeyler avla, ben evle ilgileneyim!" diye, yedirdiniz adamlara bi güzel bunu.. adamlar geyik peşinde koşarken yattınız di mi mağarada, kafa dinlediniz di mi.. hiç bizi düşünmediniz di mi? ilerde bi gün ev diye bi şey olur, halısı olur, mutfak dolabı olur, camı olur diye aklınıza gelmedi di mi hiç... 

işte sizin yüzünüzden, o muhteşem zekanız, işveniz cilveniz yüzünden biz on yüz bin milyon yıl sonra hem beyler gibi işe gidiyor, hem sizin "evle ilgilenmek" diye ortaya atarken yatış sandığınız o ömür törpüsüyle uğraşıyoruz.. 

kadın atalarımı burdan saygıyla anıyor, görüşeceğimiz günü sabırsızlıkla bekliyorum! he bi de ağdayı kim buldu, tartışın aranızda bi bulun, ilk önce onu istiyorum. 

osur osur ipe diz

hayır o kadar uğraştım, o kadar çabaladım, blog açınca hayatım bi anda değişecek, başıma gaipten gelen melekler konup üstüme peri tozu serpecek falan sandım; bi bok olmadı! ayrıca "bloglu insan havalı insandır" sanmamla başlayan o hazin çaba,  aynada karşılaştığım çamaşır sulu şort ve o laletdalin topuza hiç yakışmadı.

"açtım yazayım bari" deyip, bilgisayar ekranına bakmaya başlayalı geçen 1 saat ise benim bu işe hiç havalı bir giriş yapamadığımın kanıtı.

sonuç olarak, blogum var. ne işe yarayacak, hala bilemesem de, evet var!