28 Aralık 2013 Cumartesi

cumartesi

Her şey mükemmel olmayabilir. Zaten olamaz da. Ya kendini buna inandırmak için çatlıyorsundur göbeğinden, ya mutsuzluksuz günleredir her kadehin. Ama eminiz hepimiz öyle bir an yok.

Ütopik beklentiler değil elbet, hatta inan bak laletdalin, ne var ne yok tam da bu saatlerde dua ettiğin! Ama nasıl zor, nasıl imkansız müesvettesi istediğin tanrıdan, uykunu feda ettiğin.

Hepimiz aynıyız, hepimiz uykumuzu kurban veriyoruz bu cumartesi gecesi daha sakin, daha sorunsuz bi hayat için.

Daha adil bi dünya en başta, sonra daha kayirimsiz bi ülke, daha özgür bi hayat,daha sorgusuz tercihler, daha acısız aşklar, daha mümkün kavuşmalar, helal edilesi haklar, anlayışlı ebeveynler, insan olabilen patronlar yahut müdürler, rahat alınan nefesler, mutluluktan alınan 35'likler, doldurulan her mutlu kadehler ve yazmadığım nice şey var uykusuzlugumuzda dilediğimız nice şey arasında...

Ama hepimiz biliyoruz ya, mümkün olsa da, pek değil aslında! Ne mükemmel bir cumartesi gecesi, ne mutsuzluksuz bi dünya!

dönüşlülük zamiri diye bir şey var

Sen çocuklarını, arkadaşlarını, aileni, duygusallığın derin dehlizlerindeki anneni, sorumsuzluk abidelerini, iş açmazlarını, yardımcı kadını, karın ağrını idare et;

Sonra senin gibi binbir çeşit idare açmazıyla kendinden geçmiş başka birinden seni idare etmesini bekle, sonra o başka biri diğerinden beklesin, sonra diğeri ötekinden...

Herkes kendini idare etsin arkadaş! Başlarım böyle işe!

macır teyze timi

Geçen gün otobüste, koltukaltını insafsızca burnuma dayayarak beni yarım saatliğine tüm dertlerimden uzaklaştıran delikanlı;

Seni evine dek takip edip çamaşır sulu küvete yatırmayı düşünmüştüm. Ama malum yardır nurcan yardır durumlarından mutevellit buna vakit bulamadım. Ama o ter kokusuna karışık sarımsak çeşnisini asla unutamadım. Ne vakittir bir toplu taşımaya maruz kalsam seni hatırlarım.

Bugün ne oldu bil bakalım?

Buldum seni hacı! Hem de bizim mahalledeymiş barınağın!

Kork benden. Peşindeyim! İlk fırsatta mahalledeki emekli macır teyzelerden kuaracağım timle, sabah kapı onu süpürme içtimasına müteakip çamaşır suyu bidonlarıyla tependeyim.

kesik süt kokusu

her gün, mutsuzluktan ölecekmişsin gibi oluyorsun; yine her gün bi önceki gün mutsuzluktan ölünebileceğine inandığın şeyin aslında bugünküne kıyasla ölebilmek için pek kafi bi yangın olmadığına inanıyorsun ya,

o işte çok pis bi şey.

bi de başkalarının acıları var bunun gibi. manasız bi şükür ve tevekküle yönelten seni üstünkörü! bencilliğin dik alası. 

nasıl iğrenç bi insanlık halidir o. ölesiye bencil, hayvancasına pragmatist, terliksi hayvan kadar zavallığından mütevellit dirençli bi akıl sağlığını koruma mekanizması. sen mesela benim esamemi okutmayacak acılarla hayattasın ya, ben sana bakıp kendi akıl sağlığımı koruyorum!

insanlıktan soğutuyor kendini insan sananı.

sırf bu yüzden boşuna tüketiyoruz bazılarımız ve ben dünya yüzündeki oksijeni.

bi de sanki ölmek dileğiyle ölecekmişsin sanmak var, sanki dünyanın en soğukkanlı insanısın, evrimi sindirmiş de çiçekte hayat bulmaya inanmışsın. niye sen diyorum ki, o işte basbayağı benim.

ölmekten korkup, acıdan öleceğini sanmak! muhteşem bir zavallılık. harika bir paranoya. kusursuz bir teslimiyet. eksiksiz bir isyan.

hormonlu kuzu yahut kahraman ana

haftalardır evi otel gibi kullanmamdan sebep şöyle arada bir üstten üstten toparlayıp, görünen tozları üfleyerek zeminden uzaklaştırmak en olmadı bi ıslak mendille buluşturmak suretiyle çingene çarşısına çevirdiğim evin durumu pek tabii bir hafta sonunda düzelecek cinsten değildi. bak ütüleri mevzuya dahil bile etmiyorum, onlar başka bir hafta sonunun meşgalesi. 

neyse efendim, dün akşam annelerin en süperi "her gün burdasın bari evini toparlayabiliyor musun?" diye beni yemlediğinde, "yok be anne, çingene çalıyo kürt oynuyo valla evde." derken bugün olabilecekleri nasıl düşünemedim?

annem geldi, her seferinde olduğu gibi, benim üç günlük işimi yarım günde halletti. bu esnada ben sırtımda anne havlusuyla ancak peşinde gezebildim. cereyanda duramadım, ağır bir şey kaldıramadım. toza bulanamadım, çamaşır suyu kokusuna maruz kalamadım, yere terliksiz basamadım.

canım annem, güzel annem, nasıl bir mucizesin, nasıl layık olurum ki sana? geldim 30 yaşına hala sorsan 5 yaşındayım. kim çeker kimin nazını bunca?

güllü hacı battaniyesinin sıradışı hüznü



Benim neyim eksik lan, ben de "bilmem ne keyfi" fotoğrafı çekip ne yaptığımı delicesine merak eden hısım akraba-i tarikata, eşe dosta haber edeyim dedim; dedim ve evde manzaraya karşı bi koltuk, koltuğa konacak ekoseli battaniye, artiz bir kupa, kara uygun bir kitap arayışına girdim. 

Bi kere evin en mükemmel manzarası karşı evin mimariyi ağlatan terası, hadi 45 derece doğuya döndürsek objektifi, boş arsanın dütdürü garajları. "Boşver kızım, nasılsa herkes kar yağdığını biliyor,göremeseler de olur." deyip diğer araçlara yoğunlaşmaya karar verdim.

Koltuğun kırmızı mürekkep lekesinden kaçınarak bi yer seçtim. Battaineyelere bi göz atayım dedim, en afilisi babaannemin getirdiği güllü hacı battaniyesi! Nerde hayallerimdeki mavili yeşilli ekoseli mudo battaniyesi?

Neyse dedim, en azindan kupalarım fena değil. Tam derken uzattığım elim, en sevdiğim kupami asılı olduğu çengelden kurtarmayı beceremedi, kupa sizlere ömür yani!

"Amaaaan, zaten ev buz gibi, zaten havaya giremeyecektim, başlarım fotoğrafına!" demedim tabi, bildiğim küfürleri buraya sıralayamazdım pek tabii!

Hem tatil günü keyifler falan yalan, türk kadını bulduğu her boşlukta ev süpürür, yer siler, yemeyelim şimdi birbirimizi!

kedidir o kedi

Yalnız başganım,

 Merak ettiğim bağzı şeyler var: 

Şimdi bizim çocuklar rüşveti alırken, karalı paraları aklarken falan Fatma Aliye resimli banknotla Cahit Arf resimli banknotu üst üste kasten getirip, kızlı erkekli mi hizalamışlar? Polisler de mi ODTÜ'lüymüş? Ayakkabılarıyla nereye girmişler? 

Yoksa yani niye gözaltına alınsınlar? Yani akıl var, mantık var, keser bi de sap var. Bu ülkede demokrasi var!

Hörmetler başganım, saygılar! 

işte bunlar hep amerika'nın oyunları

"İyice yarmagül oldun, az ye be kızım. Hatta az iç. Bu hafta pazara gidelim de biraz ot çöp alalım, kepekli ekmek de. Öğlen okulda da saman krakeri yiyim bari! Böyle böyle 3 kilo veririm 3 haftaya." diye başladığım hiçbir diyetten 3 kilo daha almadan çıkamadım da; 

"Aaa! Başlarım diyetine. Ver bi 50'lik. Panpa dönüşte de birer yarım ekmek kokoreçle gecemizi şenlendirek! Sen çekmecedeki gofretleri yemiş miydin? Bi de patates kızartması ver canım sen ortaya. Ketçap mayonez de getir. Tuzlu fıstık da getir. Mısırı sonra alırız. Bu da bitmiş hadi dolduruver..." günlerimin dibinde gece yatağa yattığımda ruhumu saran vicdan azaplarından mi bilmem, kilo veriyorum ya arkadaş ben.

Önemli olan yeme içmeyi değil vicdanı yönetmekse; bütün bu diyetisyenler, spor salonları, kadın programları niye?

Al işte, bunlar hep Amerikan oyunları, mossad ajanları! Adamlar midemize girmiş, bizimkiler para sayma makinesi,ayakkabı kutusu gizemi peşinde!

Tekzip


Yazar amcalarım, şair teyzelerim, üniversite hayatımı burnumdan getiren hayat hikayelerinizden ve sayfalarca yazmakta iken içimden küfür ettiğim edebi kişiliklerinizden özür dilemeyi bir borç bilirim. 

Kendi kütüphaneninize demirbaş defteri tutup; her tür için ayrı raf belirleyip, kitaplarınızı alfabetik sırayla yerleştiriyorsunuz diye sizinle alay ettim, yetmedi ruh hastası olduğunuzu iddia ettim. Takıntılı kişiler olduğunuzdan emindim.

Zaten hepinizin çocukluğunda derin travmalar vardı. En iyiniz aşk acısıyla kıvranıyordunuz. Pek tabii böyle manasız işlere bel bağlayacaktınız. Çünkü "bi acayip" adamlardınız.

Ama az evvel "demirbaş defteri tutsam iyiydi!" diyerek kütüphanemin önünde dikilirken, aslında hiç de öyle olmadığınızı fark ettim.

Evet Evet. Kesinlikle kitapları da alfabetik sırayla yerlestirmeliyim.

hobi ney lan?

Otobüslerin arkasından koşmak, koşarken bilek burkmak, sokak kedilerine "Ne bakiyon be! Acıyo işte n'apayım!" diye atar yaptıktan sonra buz gibi banklara oturup bir sonraki otobüsü beklerken telefon ışığı ile kitap okumak; bu esnada kendimi unutmuş olduğumu önümden süzülen otobüsün beklediğim otobüs olduğunu fark ederken anlamak falan hep hobilerim bunlar benim.

 Acayip seviyorum yani.