23 Ekim 2013 Çarşamba

hatun kişinin kusamadıkları

çoğu zaman hastaydım. yoktu halim kalkmaya bile yattığım yataktan. ama kalktım. "kızım kaç yaşındasın daha, neyin halsizliği bu kalk!" deyip. ya sürüp kalemimi işe gittim, ya giyip hırkamı temizliğe koyuldum. yatmadım ama o yatakta. tüberkülozda bile kendimdeysem şayet, yatmadım. 40 derece ateşle bile... ev arkadaşlarım temizlik yaptı, yatasım varsa bile yatamadım, ya da yavrularıma anlatmam gerekenler vardı, sorumsuzlanamadım. 

zira ne kadar iyi bakılsam da, en bakılası zamanlarımda yalnızdım, kendi başıma yapamadım! hastaneye gitmeye halim yokken niye raporum yok diye fırçalandım, işe koştum, ateşler içinde. ya da duramadım yerimde diye iyi sanıldım hep, aldırılmadım. böyle böyle alıştım "eh işte" olmaya, o hali iyi sanmaya... umursamadım. 

ama bugün, o halde, ayakta durmaya halim yokken bi de, onca şeyin üstüne , içine ettiğim saçma sapan egoların içinde yer bulamadım ya;

lanet ettim her çabaya, acımadığım canıma, kendi canıma açtığım onca yaraya, tüm fedakarlıklara, bi "sağ ol" un yeteceği tüm "olsun canım ne olacak" lara...

ben kendime acımazken, birinin bana acımasını beklemem en büyük hata. annen kadar ne kimse sever, ne kimse düşünür seni sonuçta, ütopyalar ise tosladığın duvarlar, kırdığın hayaller kadar yakınında
!

bu da şarkısı:






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder