
genel olarak tatil günlerinde zaatımı ele geçiren bu hissiyat beni bugün nirvanaya doğru bir basamak döşemeye yöneltti, o da şudur ki: bir evcil hayvan edinmeli!
bu fikir tahmin edileceği üzere tam olarak aklıma tuvalette geldi. e hep öyle olmaz mı Türk'ün aklı... aklımın yarısı midemde, öbür yarısı "bari bi kedim köpeği olaydı, gelip ayağımı falan yalar beni tuvalet paspasının üstünde yatarken oyalardı" fikrinde. "hah!" dedim, "tamam. işte budur ihtiyacım olan!"
hayvan seçmek önemli. bi kere hayvan dediğin akıllı olacak. edepli olacak, sağa sola kakasını yapmayacak. balık mesela bu hususta tartışılmaz bir üstünlüğe sahip. ama nasıl gelip de ilgilenecek zaatımla? umurunda bile olmam. hem zaten evvelce oldu bir balık maceram.
yine böyle mızmızlanmalarıma dayanamayan kocam, 2 balık alıp gelmişti eve. minnacık iki japon, elindeki poşetin içinde, nasıl bi sevimli göründüydü kocam o gün kapıda dururken gözüme. törenle yeni yuvalarına yerleştirdik yeni yavrularımızı, yemlerini de verip çıkıp gittik annemlere. pek tabii durunamadık, artık sorumluluk sahibi insanlardık. izin isteyip evde bıraktığımız yavrularımıza koştuk, kapıyı kırarcasına açıp soluğu akvaryumumuzun dibinde aldık! evet, içimize doğmuş olmalıydı bu felaket ki, bi an evvel eve ulaşmak için bilmem kaç kırmızı ışıkta gaza bastık.
sonuç? yavrularımız telef, ters dönmüş duruyorlar suyun üstünde. yas ilan ettik, gömdük yavrularımızı açelyamızın dibine. olmamıştı işte. bakamamıştık iki balığa bile... o gün bu gün, geçmemişti lafı, evcil hayvanın evimizde...
dönelim yine benim aklımda tam olarak tuvalette ışıyan fikre. balık olmaz, hem ayıp evvelkilere, hem dertten anlamaz deva olmaz kişiye. kuş? cık! kaplumbağa? ı ıhh! at evcil değil, hem bizim kutu evde koşamaz.
kedi yahut köpeğe yönelmeli. ama hangisi?
ya da ondan önce evcil hayvan edinmeyle ilgili çekincelerimi ölçüp tartsam daha mı iyi?
evde bir ayıyla yaşadığım oluyor ara ara. acaba bi kedi, bi köpekle yaşamak da o kadar kolay mı ki? sıkılır mıyım, üç gün sonra vurur muyum kafamı duvarların en keskin köşelerine yahut isyan eder miyim vicdanıma?
tanrım, napıciiim ben? bi yol göster şu garip kuluna! hoş yol göstersen anlayabilecek kapasite vermiş misin bana, o da ayrı bi muamma.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder