isteyince çok akıllı olabiliyorum
nerdeyse on senedir sağımı solumu bilmeye gerek duymadım ben. hiçbir yolu bulabilmek zorunda değildim. ilacımın saatini, çağdaş türk edebiyatından kalmamak için finalden kaç almam gerektiğini, uçak saatimi, hesabımda kalan parayı, eskiyen ayakkabımı, dönüşüme kaç gün kaldığını, bu aralar gözlerimin niye sarardığını, son bir saatte içtiğim sigara sayısını, bu kadehin beni çarpıp çarpmayacağını, gerginliğimin periyodik mi yoksa sebeplimi olduğunu, kredi kartımın son ödeme gününü, bilgisayarımın eskiyip eskimediğini, eğer öyle davranırsam sonuçlarının beni nasıl etkileyeceğini falan hiç düşünmedim. arada sırada yalnız başıma yol tarif etmek zorunda kaldım, beceremeyince de "ya sen +Orhan'ı ara, o anlatsın." deyip telefonu kapattım.
18 yaşıma girdiğim gün beklediğim o otobüse valizimi veren o adam vardı çünkü. her girdiğim vizeden önce ona ağlandım, her kaldığım ders için babamdan çok Ondan azar yedim, hiçbir büt'e çalışmadan gidemeyişimin sebebidir gelip başımda beklemesi ben ders çalışırken...
ne çok emek...
minneti ifade etmek zor. hele bana çok zor... yazarım ben zira, söyleyemem. okumaz zira kocam, söylemiş olamam. beraber yaşamaya başlayışımızın 365'e tam bölünüşünü kutlamak için birkaç sözcüğü gereğince ve duygusal içeriğince bir araya getirip ses tellerimi işe koşup bir de atmosfere salamam.
ama şimdi biri bana say +uzuvlarını dese; el derim, kol, bacak falan sıralar sonuna da sevgilimi eklerim. bilmem ki daha başka nasıl ifade ederim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder