21 Ağustos 2013 Çarşamba

iyi de, kim sana gül bahçesi vadetti?


uyusam, uyusam, uyusam. şöyle birkaç yıl uyusam, hiç uyanmasam. 

sonra bir uyansam, güneşli bir mayıs sabahı olsa mesela. tişört giysem ama yanıma bir ince hırka da alsam, n'olur n'olmaz diye, tam kapıyı çekip çıkarken sokağa.

kuş gibi hafif olsam, yürümesem uçsam, saçlarımı savursam, kendime anlattığım tüm masalların esas kızı olsam. 

dilek-şart kipi de olmasa mesela, ben hep geniş zamanlarda, şimdiki zamana yakın mutlu olsam. keşke ne mutlu olduğumu hissettiğim hiçbir an, bu mutluluğa bedel olarak, az vakit sonra neler ödeyebileceğimi hesaplamasam.

deborah'ı d koğuşuna yollayan düşsel gerçekliğin kolları onca acı ve kabul edilemez olmasa yahut düşle gerçeği buluşturmak yalnız bireyin kendiyle uzlaşımı olsa...

ne olurdu acaba?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder